20 Ekim 2011 Perşembe

Allah'ın Sadık Kulu: Barla Filmi 4 Kasım'da Sinemalarda

'Allah'ın Sadık Kulu' yeniden Barla'da

Mation capture tekniğiyle Türkiye'de çekilen ilk uzun metrajlı film

Yalnız bu beldenin hikâyesi daha bitmiş değil! Çünkü 'Allah'ın Sadık Kulu' yeniden Barla'da! Nasıl mı? Samanyolu Televizyonu'nun daha yeni oluşturulmuş çizgi film bölümü, Bediüzzaman'ın Barla'da geçirdiği yılları bizlere tekrar hatırlatacak, o tarihlerde olanları tekrar hissettirecek bir animasyon filmi çekti: "Allah'ın Sadık Kulu: Barla" 108 dakika sürüyor. Yaşlı, genç, çocuk, herkese hitap eden bir formatta üstelik... 4 Kasım'da gösterime girecek. Hem de 200 yerde. Kesin olmamakla birlikte aralıkta da Ortadoğu ve Avrupa'daki sinemalarda gösterilmesi düşünülüyor. 3 Kasım tarihinde Maslak TİM Center'da galası yapılacak. Daha sonra DVD'ye aktarılıp piyasaya sürülecek.




Bediüzzaman Said Nursi'nin Isparta Barla'daki yılları animasyon film oldu!

Esin Orhan'ın yönettiği filmde Üstad'ın hayatı Mustafa adlı küçük bir çocuğun gözünden anlatılıyor. "Allah'ın Sadık Kulu" 4 Kasım'da gösterimde.

Barla... Isparta'da tarihi M.Ö 1. yüzyıla kadar giden küçük, küçücük bir Anadolu köyü. Hepi topu o kadar. Hakkında anlatılacak çok şey yok. Belki Eğirdir Gölü'nün batısında şeklenmiş şirin bir belde olduğu söylenebilir. Onun dışında adının antik coğrafyacı Batlamyus tarafından zikredildiği, 1326'da Osmanlı yönetimine geçtiği, burada Rumlarla Türklerin bir arada yaşadığına değinilebilir. Ama daha fazlası gelmez dile... Çünkü sıradan bir belde burası nihayetinde! Fakat bu, 1926'ya kadar böyleydi...

1926'dan sonra Barla'nın kaderi, talihini değiştirecek bambaşka bir serüvene sürüklendi. Çünkü, iman nurunu herkesin gönlünde yaşatabilmeyi vazife edinmiş ve bunun için bütün gayretleriyle uğraşan Said Nursi, Burdur'dan; "Burada boş durmuyor dinî muhasebelerde bulunuyor." şeklinde yazılmış bir rapor üzerine "...ücra bir köşede, mahrumiyetler, kimsesizlik ve gurbet hayatı içinde kendi kendine ölür." düşüncesiyle gelip gidişin bile kolay olmadığı bu tenha ve çok kimselerin bilmediği bu küçük beldeye sürgün edildi.

Böylece Barla için adının hafızalara kazınacağı bir sayfa açıldı tarih sahnesinde... Said Nursi'nin hayatını yapayalnız geçirerek ölmesini bekleyenler, aslında bir dirilişin başlamasına neden oldu onu Barla'ya getirerek! Zira bugün dünyanın okuduğu Risale-i Nurlar, Said Nursi tarafından orada yazılmaya başlandı. Barla da, sıradan bir nahiye olmaktan öteye geçip adını dünyaya duyuracak bir harekete ev sahipliği etti. Belde sakinleri, bugün dünyanın pek çok yerinde okunan, araştırmalara konu olan Risale-i Nurların neşredilmesi için kadın-erkek, çoluk çocuk uğraştı.

Bu yüzden Bediüzzaman Said Nursi bu küçük nahiyeyi şu sözleriyle anlatır: "Barla'da geçirdiğim yıllar hayatımın en mesut yıllarıdır." Dahası Tarihçe-i Hayat'ta Barla'nın 1926'dan sonraki kaderi şu cümlelerle ifade edilir: "Barla, ehl-i imanın manevî imdadına gönderilen Risale-i Nur Külliyatı'nın telif edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslamiye'nin, hususan Anadolu halkının başına gelen dehşetli bir dalalet ve dinsizlik cereyanına karşı, Kur'an'dan gelen bir hidayet nurunun, bir saadet güneşinin tulû ettiği beldedir...!"




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder